Şahzade Mustafa Türbesi’ne gidin!

 Şahzade Mustafa Türbesi’nin kapısının üzerinde ki kitabede; Kanuni Sultan Süleyman’ın Konya Ovası’nda boğdurduğu yazmaktadır. 

  Bu ölümün ardından Konya’da bulunan annesi Mahidevran ve eşleri, kızları ve oğlu Şehzade Mehmed Bursa’ya gönderilmiştir.

Kanuni Sultan Süleyman ve Mahidevran Sultan’ın oğlu olan Şehzade Mustafa, 1515 yılında Manisa’da dünyaya geldi. Yavuz Sultan Selim’in 1520’de vefat etmesi üzerine Osmanlı tahtına oturmak üzere İstanbul’a giden babasının yanında başkente gitti. Annesi Mahidevran Sultan ile Hürrem Sultan arasında oğullarını tahta çıkarabilmek için büyük bir mücadele yaşandı. Şehzade Mustafa, 1534-1541 yılları arasında Saruhan Sancakbeyi olarak görev yaptı. Saruhan (Manisa), padişah adayının görev yaptığı yer kabul edilirdi. Dolayısıyla Şehzade Mustafa dönemin veliaht şehzadesiydi. 

Şehzade Mustafa’nın naaşı Bursa’ya getirilerek önce başka bir yere defnedilmiş yaklaşık 20 sene başka bir yerde gömülü kaldıktan sonra adına yaptırılan türbesine defnedilmiştir. Türbenin mimarı Dergah-Ali çavuşlarından Mehmet Çavuş olup Hassa Başmimarı Sinan’ın tavsiyesiyle bu işin ona verildiği bilinmektedir. Yapının inşaatında Bursa Sarayı’ndan alınma mermer levha ve sütun gibi Bizans dönemine ait bazı yapı malzemeleri kullanılmıştır.

II. Selim tarafından yaptırılan türbenin kitabesinde; “Şah Selim bin ilan Süleyman emr edüp oldı hoş bu ravzâ-i cennet-nümâ /Dedi tarihin Edâyî bendesi merkad-i gülzâr-ı Sultan Mustafa” dizeleri yer alır.

ÖLÜMÜ
Taht yarışında Şehzade Mustafa’nın bertaraf edebilmek için Sadrazam Damat Rüstem Paşa tarafından sahte mektuplar üretildiği düşünülür.

Devlet adamları Şehzadeye ”Hünkarımız tahtı size bırakacak lakin Rüstem Paşa buna engel oluyor. Siz en iyisi sakal bırakın ve tuğ dikin ki babanız niyetinizin olduğu anlasın ve tahtı size bıraksın”gibi sözlerle kandırmaya çalışmışlardır. Şehzade Mustafa bu laflara inanıp dedikleri şeyi yapmıştır. Sakal bırakıp tuğunu dikmiştir. Sakal bırakmak şehzadelere yasaktır. Çünkü sakal padişah alametidir. Tuğ dikmek de padişah alametidir. Bu iki alametleri yerine getiren şehzade tahtta gözü olduğunu dile getirmiş demektir.

Şehzade Mustafa otağ-ı hümayuna girdiğinde karşısında yedi dilsiz cellat onu karşıladı ve hemen üstüne atılarak boğmak istedilerse de Mustafa bunların elinden kurtulup kaçarken, dönemin güçlü güreşçilerinden biri olan ve saray hademeliği de yapan Zal Mahmud Ağa yetişerek şehzadeyi yere düşürüp boğmuştur.  Cenaze Namazından sonra da cenazesi alınarak Bursa’ya götürüldü.

Google Haritalar'da Aç

Google Haritalar’da Aç

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir